HATIRA DEFTERİNDE BİTEN ARKADAŞLIK - ESRA'NIN SAYFASI

HATIRA DEFTERİNDE BİTEN ARKADAŞLIK


Orta okul son sınıftayım, 8 yıllık eğitim hayatımız sona eriyor. 8 yıl boyunca aynı okulda olmam nedeni ile bir çok arkadaşımla birinci sınıftan beri aynı sınıftayız. Bu kadar zamanın vermiş olduğu alışkanlık, sevgi, çocukça kıskançlık, biraz da hüzün, tabiiii hüzün de var. Şimdi okul bitiyor, liseye farklı okulda devam edeceksin, yeniden arkadaş edineceksin, nasıl ortamlar olacak, ben ne yapacağım korku ve hüznü var tabi. Çünkü ilkokul ve ortaokul dönemlerimde sessiz ve korkak bir çocuktum. Kendi hakkımı savunamayacak kadar sessiz bir yapım vardı. 

8 yılı bitirebiliyor olabilmemiz anısına, sınıfımda ki ve diğer sınıflardan tanıdığımız arkadaşlarımıza hatıra yazdırıyoruz. Çoğunuz bilirsiniz; her kişinin bir defteri var, defterinin her bir sayfasını bir kişiye ayırarak o arkadaşı onunla ilgili anılarını, duygularını, iyi dileklerini, güzel özlü sözlerini yazar. Hatırlayanlar, şunu da çok iyi hatırlar; arkadaşları sayfanın ilk cümlesine "Öncelikle, bana da kalbin kadar temiz sayfa ayırdığın için teşekkür ederim." diye yazarak başlardı. Ne kadar masum ve temizce hislerdi, her ne kadar klasik gibi gelse de benim çok hoşuma giderdi.

Gündüz yazılanları, akşamına evde okuyorum, okudukça duygulanıyorum derken sıra bir arkadaşımın yazdıklarına geldi. Sınıfta samimi olduğumu ve sevgimin karşılıklı olduğunu düşündüğüm bir arkadaşım bana şöyle yazmış; "Esra, artık bu alınganlığı bırak. Şaka arkadaşlığın kapısının kilididir. Şakadan anlamayan insanlarla arkadaşlık yapılmaz. Umarım bundan sonra şakadan anlarsın." diyerek, bir kaç yaşadığımız tatsız anıları da ekleyerek bitirmiş.

14 yaşındayım, o yaşıma kadar hiç bir arkadaşımdan duyduklarım beni bu kadar karmaşık hissettirmemişti. Şuan yazarken bile o duygularımı yaşayarak yazıyorum. Duygu karmaşıklığımın çoğunluğunu ŞOK etkisi kaplıyordu. Çünkü ben kendimi tanıyorum, sevdiğim tüm insanların da beni sevdiğini sanıyordum o zamana kadar. Ciddi bir yıkım, travma olmuştu bana. 

Daha sonra arkadaşımla gidip bu konuyu hiç konuşmadım, dedim ya kendimi savunmayı yapamıyordum. Oysa o beni hep yanlış anlamış, ona olan sevgimi anlamamıştı. Onun her yaptığı şakaya şımarıkça sanki alınıyormuş gibi bilerek farklı tavır sergiliyor, ama asla ona kırılmıyordum. Hatıra defterime bunları yazana kadar. Böyle düşündüğünü öğrendiğim de hiç birşey benim açımdan eskisi gibi olmadı. Çocukluğun verdiği duygu anlam karmaşasından, gereksiz üzgün hislerin ne olduğunu bilemiyor ve bunun nefret etme duygusu olduğunu düşünüyordum. Aslında gülünecek komik şeyler olduğunu 14 yaşında iken de anlayabilseydim.

Oysa şimdi anlıyorum, ikimiz de çocukça tavırlarımız ve düşüncelerimiz nedenli arkadaşlığımız bitmişti. Belki gidip konuşsaydım olay tersine dönecekti, bilemiyorum. Yaşayamadık, yapamadık. Şimdi nerede ne yapıyor, bilmiyorum. Ortak arkadaşlarımıza dahi ne yaptığını sormadım. Demek ki O'da beni sormamış duymadığıma göre. 

Bunu neden yazdım; hepimizin geçmiş dönemde yaptığı çocukça saçmalıklar vardır, bu saçmalıklar o dönemimizde bize göre doğruydu ve iyiki de bu saçmalıkları yapmışız ki bugünkü biz olmuşuz. O gülünesi saçmalıklarımızı sevip, geçmişimizle barış içinde olalım.

 Yaşayamadığımız dostluğu özledim sanırım.

Bütün tecrübelerinizi gülerek hatırlamanız dileğiyle.


Yorum Gönder

4 Yorumlar