Doğusundan Batısına, Güneyinden Kuzeyine SIRDIR ANADOLU.
Anadolu'nun gizemli tarihi, sırlarla dolu mağaraları, tünelleri, yer altı şehirleri, şifa kaynakları, antik kentlerinin dışında da, insanları da sırdır.
Aynı köyde yaşayan akrabalar birbirine düşmanlığın en alasını yaşatırlar. Ancak beraber memleketten uzaklaşıp, sıla hasreti çekmeye başlayınca sözde düşmanlıkları biter kül olur, birbirine sarılırlar.
Anadolu'nun her kesimde farklı kültürler yaşatılıp, farklı ağızlarla konuşsalar da en büyük ortak noktaları; dayanışma, can sevgisi, şikayet etmeden evi geçindirme çabası hep aynıdır.
Anadolu'nun köylerinde durum hep aynıdır. Sabah ezanı ile uyanılır. Varsa bakılacak hayvanları önce onlar yemlenir, süt sağılır. Sonra dağa, bağa, bahçeye gidilir. Mevsimine göre çalışılır, kimi odun getirir, kimi bostanı toplar, kimi bostanı eker, kimi pazarda toplananları satmaya götürür. Mükemmel bir ekip çalışması ve iş birliği vardır. Farkında değillerdir, organizasyonun mükemmelliğinden.
Çıkıp Anadolu'nun bir köyüne gidin, rastgele bir eve girin sac ekmeği, peyniri vardır, aç bırakmazlar seni. Misafir ederler, onlarla vedalaşma zamanın da gelince eli boş göndermezler seni, bahçelerinde ki üründen, hayvanlarının sütünden misafirin payına düşeni verirler. Çünkü Anadolu insanın misafirlere hele de tanrı misafirlerine sempatisi vardır. Bu duygularımızı, fesat insanlar kullanıyor olsa da, vazgeçmez insanımız misafirperverliğinden.
Dedim ya, SIRDIR ANADOLU. Varırsın 80 yaş üstündeki bir nenenin, yanına birden anlatıverir sana gökyüzündeki yıldızların konumunu ve neyi ifade ettiklerini. Sonra bir hikaye patlatır, ardından, ekonomik nedenlerden köyünü terk eden çocuklarını, eşinin ölümünü, eşini çok sevdiği için ailesini yüzüstü bırakıp evlendiğini, Anadolu tabiriyle kaçtığını ve bu nedenle giyemediği gelinliğin içinde ukde olduğunu ama asla pişman olmadığını. Yalnız 25 yıl evli kaldığı eşini 40 senedir unutamadığını, 65 yıldır yaşadığı anne babasına olan özlemini, son 15 yıldır da çocuklarına dinmeyen hasretini de anlatır. Anadolu'da evin kaçan kızıyla küser tüm ailesi, anlamazlar duygularına yenik düştüğünü bilmezler kendileri de duygularına yenik düştüğü için evlatlarıyla küstüğünü. Küslerdir ama yüreklerinde ki acıyı dindirmek için adım atmaya cesaret etmezler, başka duyguları engel olur. Çünkü Anadolu insanı acı çekmeye tecrübelidir. Çocuğundan darbe yer, kardeşinden darbe yer, annesi ölür baba üvey anne getirir babadan darbe yer. Bu manevi darbelerin yanında ekonomik darbelerin ardı arkası kesilmez, o nedenle acıya tecrübeliyizdir. Her ne kadar tecrübeli olsak ta, hep bir duygusal ve masum tarafımıza yenik düşeriz.
Köyün genç kızıyla oğlanı evlenir, tüm köy seferber olur, gençleri evlendirebilmek evlerini kurabilmek için. Bu seferde amca, dayı yeğeninden darbe yer.
Köyde biri vefat eder, yine herkes toplanır yemek yaptırır veya yapar, yas evine yardımda bulunur. Ardından yas evinin tüm olumsuzluklarının dedikodusu yapılır hem de tüm köy tarafından. Yas evi acısını dindiremeden, tüm köyün hışmına uğradığından hayata küser.
Bu nedenle Anadolu insanı ne beraber, ne ayrı yaşayamazlar. Beklemediğin sonuçları görürsün, akıl almaz bir ayrılığa da şahit olursun sünni-alevi kavgası gibi, akıl almaz beraberliğe de şahit olursun imece usulü yapılan işler gibi.
Dedim Ya, SIRDIR ANADOLU !
0 Yorumlar