OKUMAK - ESRA'NIN SAYFASI

OKUMAK






Geçenlerde birisi muzdarip bir ifadeyle "Biri bana kitap okutmayı sevdirsin" diye başladı "Çünkü, kitap okumaktan sıkılıyorum, ayrıca 3.sayfaya gelince 1.sayfada okuduklarımı unutuyorum" dedi.
O an verecek cevap bulamadım "Sen de benim bloğumu oku, hem kısa sıkılmazsın, hem de bir şeyler okumuş olursun" dedim.

Düşündüm de, İnsanlar gerçekten okumaktan sıkılıyor. Her yerde bas bas bağırıyorlar; "Türkiye'de kitap okuma oranı çok düşük" diye. Bende bir kitap kurdu değilim, ancak okumamazlık ta etmiyorum. Her gün düzenli takip ettiğim köşe yazarları, blog sayfaları ve devam ettiğim romanlar var. 



Önceleri yani lise-üniversite yıllarında ben de okumaktan sıkılıyordum, 1 kitabı 1 ayda belki 2 ayda bitiriyordum. Üniversiteden sonra kafaya taktım, ben neden okuyamıyorum. Bazı kaynaklarda okuyoruz, Atatürk binlerce kitap okumuş, onca da büyük işleri arasında. Böyle düşününce kendimden utandım.

Bu düşünceler içerisinde, kendimde ki eksikliği bulmaya kararlıydım, trende, metroda dahi ellerinden kitabı bırakmayan insanlar gibi, bende boşa giden zamanımı anlamlı değerlendirmek istiyordum. Kendime deney uyguladım. Farklı tarzda kitaplar edindim, bu kitapları ne kadar sürede okuyacağım, neler anlamışım kitapların kısa özetlerini çıkartacaktım, böylece kök nedeni bulurum diye düşünmüştüm.

İlk kitap olarak Khaleid Hosseini'n Uçurtma Avcısı ile başladım. Sonra, Özgür Bacaksız'ın Mutsuz Çocuklar Ülkesi, Joje Moyes'in Senden Önce Ben, Jane Austen'in Aşk ve Gurur, Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna, Mümin Sekman'ın Limit Sizsiniz, Daniel Goleman'ın İş Başında Duygusal Zeka adlı kitaplarını kendimi zorlayarak 3 ayda bitirdim. Bazı kitapları 1 gecede bitirmiştim. Bazılarını 3 haftada bitirmiştim. Okuduğum Kitapların süre ve anlama oranlarını kıyasladığımda, hoşuma giderek okuduğum kitabı hem kısa sürede bitirebilmiş hem de çoğunluğunu anlamıştım. 

Buradan çıkardığım net sonuç şuydu, yaşadığım döneme yakın zamanlarda yazılmış kitapları daha akıcı okuyordum. Sonra öykü tarzında yazılmış kurgu romanlarını sevdiğimi fark edip, bu tarz kitapları okumaya başladım. Bir süre sonra farklı tarzda kitaplar okumak istemeye başladım.

Kitaplığımda, okunmayı bekleyen farklı tarzda kitaplarım hep vardır. Misal, hafta içi işten gelmiş yorgun ve kafam kazan gibi iken konusu daha hafif kitapları tercih ediyorum kafamdakileri boşaltabilmek için, hafta sonu sakin ve dinlenmiş iken dünya klasiklerinden, uzun soluklu tatillerde artık sıkılmaya başladıysam fenbilimleri içerikli teknik kitapları okumayı tercih ediyorum. 

Bana "kaç tane yarım kitabın var, hiç tarzım değil" diyerek moralimi bozmaya çalışanlar oluyor. Ben böyle memnunum, okumaktan sıkıldığım anlarda ki kitapları değiştirerek 3 katı fazla okumuş oluyorum.

Kitap okumayı düzenli ve sürekli hale getirdikten sonra; hayatıma farklı anlamlar kazandırmaya başladım çünkü geçmişi öğrenip geleceği anlamaya, yaşamı sorgulamaya, zihnimi dinç tutmaya başarmaya başladım.

Kısacası şunu demek istiyorum; kendinizi keşfedin öncelikle neleri sevip sevmediğinizi tespit edin. Zevkinize veya ilgi alanınıza göre kitap edinerek okumaya başlayın.

Mutlaka başucu kitabı edinin. Keyifli okumalar dilerim.





Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Ben de bir blogger'ım ve kitap okuyan biriyim. Söylediklerinize katılıyorum. Sizin geçtiğiniz süreci bende yaşadım ve kendimi buldum 😌

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlu oldum, sizde bir şeyler hissettirdiğime.

      Sil
  2. Aslında kitap okumak içten gelmesi lazım zorla değil ama ben de zorla okuyup bitirdikten sonra iyi ki okumuşum diyorum.

    YanıtlaSil
  3. Böyle okumalar sonucunda kendini tam tanıyıp, ilgi alanlarında okumaya başlarsın ve zamanla okuduğun kitap sayısı artar

    YanıtlaSil